Ortaokul fen bilimleri dersi konu anlatımları, TEOG sınavlarına hazırlık rehberi...

>> >>>>>>>>>>>>>> Mantık sizi A noktasından B noktasına götürür.Hayal gücü ise her yere... EİNSTEİN

15 Aralık 2012

PERİYODİK TABLONUN TARİHİ

8.SINIF
DERS 1
ÜNİTE 3: MADDENİN YAPISI VE ÖZELLİKLERİ
KONU: PERİYODİK SİSTEMİN TARİHİ


       Johann Wolfgang Döbereiner
               (Yohan Volfkank Döberaynar)

            

Periyodik sistemle ilgili ilk çalışmalar Alman bilim adamı Döbereiner (1780-1849) tarafından yapıldı. Döbereiner  bazı benzer  kimyasal özellikleri taşıyan elementleri üçerli gruplar halinde ayırabileceğini anlamıştır. Bu gruplara üçlüler adını vermiştir. 
Döbereiner tarafından tanımlanan üçlülerin bazıları aşağıdaki gibidir; 
1- Klor,brom ve iyot  
2-Kalsiyum,stronsiyum ve baryum   
3- Sülfür,selenyum ve tellür    
4- Lityum,sodyum ve potasyum    
Bütün üçlülerde, ortada bulunan elementin atom ağırlığı diğer iki elementin atom ağırlıklarının ortalamasına hemen hemen eşittir.    
           Alexandre-Emile Béguyer de Chancourtois  
Fransız jeolog olan Alexandre-Emile Béguyer de Chancourtois, elementlerin periyodik  akışını farkeden ilk kişiydi. 1862 yılında, Tellür elementinden esinlenerek oluşturduğu ve periyodik tablonun ilk formatı sayılan Vis Tellurique (Tellür Sarmalı) adını verdiği tabloyu tasarladı. Elementlerin artan atom ağırlıklarına göre spiral bir eğilimde bir silindir üzerinde bulunduğu bu sistemde, de Chancourtois'in benzer özellik taşıyan elementleri dikey bir sırada yerleştirdiği gözlemlendi.   
                                           John Newlands 

       
1864 yılında, İngiliz kimyager John Newlands bilinen 62 tane elementi fiziksel özelliklerine göre 7 farklı gruba ayırmıştır. Newlands birçok benzer elementin çiftler halinde bulunduğunu ve bunların kütle numaralarında 8’in katlarıyla farklılık gösterdiğini belirtmiş, elementlere ilk defa atom numaraları veren bilim adamı olmuştur. Chemisty News dergisinde yayınlanan, sekizlerin periyodikliğini müzikteki gamlara benzettiği ve adını “ Oktavların Yasası” koyduğu çalışması dönemin bazı çağdaşları tarafından ciddiye alınmamıştır. Newlands’ın yaptığı analizler Chemistry Society (Kimya Topluluğu) tarafından ancak Mendeleev’in çalışmaları farkedildikten sonra, altın madalya ile ödüllendirilmiştir.   
                            Dimitri Mendeleyev  
                                       

Rus kimyager Dimitri Mendeleyev günümüzde kullanılana en çok benzeyen periyodik tabloyu oluşturan ilk bilim adamıydı.Mendeleyev’in yeni elementlerin keşfedileceğini tahmin etmesini sağladı ve keşfedilecek olan germanyum,galyum ve skandiyum için tabloda boşluklar bıraktı. Dolayısıyla, periyodik tablonun düzeni bozulmamış oldu. Tablo, soygazların  varlığını tahmin etme konusunda eksik kalmıştır.  
Mendeleyev periyodik cetveli hazırlarken elementleri kütle numaralarına göre dizmiştir. Oysa elementlerin kimyasal özelliklerini belirleyen atom numaralarıdır.                                                                                                 Bunu farkeden İngiliz bilim adamı Henry Moseley, Mendeleyev‘in hazırlamış olduğu periyodik tabloyu atom  numaralarına göre düzenleyip periyodik tabloyu elde etmiştir.                                                     
                                                                      Hennig Brand    
  

Tarihte ilk kez yeni bir element keşfeden kişi, aynı zamanda iflas etmiş bir tüccar olan Alman Hennig Brand’dır. Brand, efsanevi bir madde olan ve adi metalleri altına çevirdiğine inanılan felsefe taşını keşfetmeye çalışmıştır. 1649 yılında, damıtılmış insan idrarıyla yaptığı deneyler sonucunda elde ettiği parlak beyaz maddeye fosfor ismini vermiştir. Brand, yaptığı buluşu 1680 yılına kadar sır olarak saklamış, Robert Boyle fosforu yeniden keşfetmiş ve bulgularını yayınlamıştır. Fosforun keşfi, bir maddenin element olmasının ne anlama geldiği sorusunun açığa çıkmasına yardımcı olmuştur. 1661 yılında, Boyle bir elementi, “Bir kimyasal reaksiyonla kendinden daha basit bir malzemeye indirgenemeyen madde” olarak tanımlamıştır. Bu basit tanım atomaltı parçacıkların keşfine kadar, yaklaşık üç asır boyunca geçerli kabul edilmiş ve kullanılmıştır.    
     Antonie-Laurent de Lavoisier      
                  
Lavoisier’in 1789 yılında yazdığı ve Robert Kerr tarafından ingilizceye çevrilen eseri Traité Élémentaire de Chimie (Kimya’nın Temel Bilimsel Eseri), kimya alanında yazılmış ilk modern ders kitabı olarak kabul edilmiştir. Kitabın içeriğinde Lavoisier’in daha küçük parçalara indirgenemeyeceğini düşündüğü ve günümüzde kullanılan element listesinin temelini oluşturan oksijen, nitrojen, hidrojen, fosfor, civa, çinko ve sülfür listelenmiştir. Lavoisier’in listesi bahsedilen elementlerin yanı sıra, yaşadığı devirde madde olduğuna inanılan ışık ve ısıyı da kapsamaktadır. Lavoisier, maddeleri metal ve ametal olarak sınıflara ayırmıştır. Çoğu önde gelen kimyagerler, Lavoisier’in yeniliklerine karşı çıkmasına rağmen, the Elementary Treatise, genç nesli ikna edebilecek nitelikte yazılmış bir eserdir. Fakat, Lavoisier’in element tanımlamaları, elementleri sadece metaller ve ametaller olarak sınıflandırmasından ötürü eksik kabul edilir.  
                                     
                            Lothar Meyer         
  
Mendeleev ile tanışmamış olan bir Alman kimyageri olan Lothar Meyer’in de periyodik tablo konusunda çalışmaları olmuştur. Her ne kadar 1864’de Mendeleev’den bağımsız hazırladığı çalışması yayımlanmış olsa da, az sayıda tarihçi Lothar Meyer’i periyodik tablonun ortak yaratıcılarından birisi olarak kabul etmektedir. Meyer’in tablosu, toplamda sadece 28 element içermiş ve elementleri atom numaralarına göre değil, değerliklerine göre sıralamıştır. Dolayısıyla, yeni elementleri tahmin etme ve atom ağırlıklarını düzeltme konusunda yetersiz kalmıştır. Bazı bilim tarihçilerine göre, Mendeleev ve Meyer’in periyodik tablonun ortak yaratıcısı olarak kabul edilmesi gerektiği belirtilirken, Mendeleev’in keşfedilmemiş elementler konusundaki hassas tahminleri kendisinin periyodik tablonun keşfinde daha büyük bir pay sahibi olarak anılmasına neden olmuştur. 
                                                  
                                               William Odling 

1864 yılında, İngiliz bir kimyager olan William Odling, Mendeleev’in oluşturduğu tabloya fazlasıyla benzeyen bir periyodik tablo çizmiştir. Odling, tellür – iyot problemini aşmış ve bunun yanında Mendeleev’in ilk denemesinde başaramadığı talyum, kurşun, cıva ve platini doğru gruplara yerleştirmiştir. Odling fazla itibar kazanamamıştır. Fakat, kendisinin Londra Kimya Topluluğu Yazmanı olarak, Newlands’in periyodik tablo konusunda yaptığı önceki çalışmalarının yok sayılmasında başrol oynadığından şüphelenilmektedir.
                                           
                                        Henry Moseley                                

                                                                            
1914 yılında, Gelibolu’da çatışmada öldürülmeden bir sene önce, İngiliz fizikçi Henry Moseley, bir elementin atom numarası ile X-ışınları arasındaki ilişkiyi yakalamıştır. Sonrasında, periyodik tabloyu atom ağırlıklarına göre değil, çekirdek yüklerine göre sıralayıp periyodik tabloyu yeniden düzenlemiştir. Bu buluştan önce, atom numaraları bir elementin atom ağırlığına göre belirlenen sıralı rakamlar olarak kabul görmekteydi. Moseley’in buluşu atom numaralarının aslında deneysel ölçümlerle elde edilebileceğini göstermiş oldu. Moseley’in çalışmaları atom numarası 43 ile 61 arasında olan elementlerin eksik olduğuna dikkat çekmiştir.
        
              Glenn T.Seaborg
   
                     
1943 yılında Manhattan Projesi için yaptığı araştırmalar sırasında Glenn T. Seaborg, amerisyum  ve küriyumu ayırma konusunda beklenmedik zorluklarla karşılaşmıştır. Seaborg bu elementlerin, kimyasal özelliklerinin beklenenden farklı olması sebebiyle, farklı bir seriye ait olabileceğinden şüphelenmiştir. 1945 yılında meslektaşlarının itirazlarına rağmen, Mendeleev’in oluşturduğu tabloda köklü bir değişim önermiştir: aktinit dizisi. Seaborg’un aktinitlerin, lantanitler gibi nadir toprak elementlerine benzerlik gösterdiği ve bir geçiş serisi oluşturduğunu öngören aktinit konseptindeki ağır elementlerin elektronik yapısı, günümüzde kabul görmüş ve periyodik tabloda yerini almıştır.
  

0 yorum: